Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; lise sona geçen 17 yaşında bir kız vardı. Çocuk gelişimi ve eğitimi okuyan bu kız, ortalaması yüksek olduğu için anaokulu stajını; ücret veren bir kolejde yapmaya hak kazandı. Genç kız; staj döneminde para kazanacağı için kendini şanslı, o okulda staj yapmanın kariyerine olan artılarını düşününce de, talihli görüyordu.
Haftanın üç günü staja giden genç kız, bölümünü sevdiği için çok çalışıyor; eğitim aldığı öğretmenlerini mahcup etmemek için gerçek bir öğretmen gibi çaba sarf ediyordu. Aynı zamanda staja sivil kıyafetlerle gittiğinden dolayı; lise öğrencisi olduğuna kimse inanmıyor, anaokulu çalışmaları dışında da kolejin öğretmeni olarak, çeşitli etkinliklerde görevlendiriliyordu.
Çalışkanlığının yanı sıra; uzun boyu, zarifliği ve ağırbaşlılığı ile; bir çok kişinin hayranlığını kazanan kız, eğitim hayatının ilk senesi olan bir öğretmen tarafından da hayranlıkla takip ediliyordu. Ama bu öğretmen gözlerine hapsolduğu genç kıza, asla açılma cesaretini gösteremedi. İzlendiğini fark eden kız ise; efendiliği ile gönlünü çelen bu öğretmene, staj dönemi boyunca sadece uzaktan baktı. Konuşmadan ve buluşmadan aylarca sadece içinden sevdiler birbirlerini. Genç kız, staj günleri dışında da bahane buldukça koleje gitmeye, genç öğretmen ise; işi düşmediği halde sıkça anaokuluna uğramaya çalışıyordu. Tenefüslerde bakışan, okul giriş ve çıkışlarında sadece selamlaşarak 8 ayı geride bırakan aşıklar; okulların tatil olmasıyla birlikte ayrıldı.
Günler geçti, aylar bitti, yaz tatili nihayete erdi; fakat genç kız öğretmeni unutamıyor, aylarca içinde büyüttüğü sevgiyi onunla paylaşmak istiyordu. Cep telefonlarının yaygın olmadığı, internete neredeyse sadece kafelerde girildiği 2001 senesinde; tek iletişim aracı olarak sabit telefonlar kullanılıyordu. Genç kız sonunda bütün cesaretini toplayarak koleji aradı, bir not ve çalıştığı yeni iş yerinin numarasını bıraktı.
Öğretmen, 24 saat geçmeden genç kıza dönüş yaptı ve aylardır bekledikleri ilk randevunun buluşmasını gerçekleştirdiler. Beraber kahvaltı yaptılar ve birbirlerini nasıl fark ettiklerini, bakışmalarda yakaladıkları sevginin ne denli kuvvetli olduğunu paylaştılar. Bazende hiç konuşmadan sadece gülümsediler birbirlerine. El ele tutuşmaya bile kıyamadılar ve bir sonraki buluşma için sözleşerek ayrıldılar.
Vakti gelen ikinci buluşma da; öğretmen çok üzgün ve ağlamaklıydı. Sevdiğine; çalıştığı kurumun onu başka bir bayanla evlendirmek istediğini, artık görüşmelerinin imkansız olduğunu anlatıyordu. Kız ise şaşkın bir vaziyette öğretmeni dinliyor, iş yerinde ki insanların özel hayata neden müdahale etme gereği duyduklarını sorguluyordu. Öğretmen, görev yaptığı okulun ”Hizmet Hareketi” adı altında bir cemaate bağlı olduğunu ve cemaatteki kişilerin sadece cemaatten bir bayla evlenmesinin mümkün olduğunu açıklıyordu. Gözleri dolan genç kız, inancına ve kararına saygı duyduğunu belirterek, ağlaya ağlaya öğretmenin yanından uzaklaştı.
Ama yüreğine taş basmadı… Şimdi kızın aklında tek bir plan vardı; cemaate katılacak ve kalbini çalan öğretmenle mutlu bir yuva kuracaktı. Genç kız kendini, bazı aracıların yardımıyla; Said Nursi’nin fikirlerine dayanan, Nur cemaati altında ki gruplardan biri olan, kendilerine Hizmet Hareketi diyen, abiler ve ablalar hiyerarşisiyle derecelendirilen, Fetullah Gülen önderliğindeki cemaatin ilk sohbetinde buldu. Güler yüzlü ablaların Allah ve iman aşkını anlattığı, Risale-i Nur’un okunduğu ve tevsirlerin yapıldığı bu sohbetin sonu; yurtta okutulan öğrencilere bağış toplanmasıyla noktalandı.
Bir kaç sohbete daha katılan genç kız, artık daha az ders işlendiğini ve sürekli burslu öğrenciler için; kutular gezdirilerek para toplandığına şahit oldu. Ve bu durumdan rahatsız olması, cemaat içinde başka oyunlar döndüğünü fark etmesi, uzun sürmedi.
Fetullahçı cemaat, sohbete gelenleri zorla dergi ve gazete gibi yayın organlarına üye yapıyordu. Fitre ve zekatlarının cemaate verilmesi hususunda beyin yıkıyor, kurban derilerinin sadece kendi vakıflarına bırakılmasını istiyordu. Yeni üye olanların, ilk maaşlarını cemaat okullarına vermeleri için zorluyor, iş adamlarının bağış yapmalarını sağlamak için ise; mahalle baskısı uyguluyorlardı. Bu cemaatin abi ve ablaları, sürekli ev ziyaretleri yaparak kendi özel okullarına öğrenci çekiyor, özel okula yollayamayacak durumda olanları ise; dershanelerine kayıt yaptırmaları noktasında örgütlüyordu. Hizmet hareketi altında kendi okulları bünyesinde öğretmen atamaları yapıyor, islamı kullanarak sızıntı şeklinde insanların içlerine giriyorlardı. Cemaat yemini eden, Fetullah Gülen’in yolundan ayrılmayacaklarına inandıkları gençlere; kpss ve Öss sorularını dağıtıyor, dindar olmanın yanı sıra diplomalı üyeler yetiştiriyorlardı. Hangi partiye oy vereceklerine bile cemaat liderleri karar veriyor, doğal olarak; bu üyeleri, dağılmamaları amacıyla birbirleriyle evlendiriyorlardı….
Genç kız bu kuralların yarısına gözleriyle şahit olsa da, diğer yarısının gerçek olduğuna 15 Temmuz 2016 senesinde inanacaktı. Fetullahçı bu sapkın topluluğun kendine göre olmadığı anlayıp, arkasına bile bakmadan uzaklaştı. Aşık olduğu öğretmeni ise; cemaat abileri çoktan başkasıyla evlendirmişti…..